Adrassus (Balabolu) ve Nure Sofu Gezisi

Adrassus (Balabolu) ve Nure Sofu Gezisi

Adrassus (Balabolu) ve Nure Sofu Gezisi yapıldı.

16.04.2018 1233

16-04-201816-04-201816-04-201816-04-201816-04-201816-04-2018

 

Adrassus (Balabolu) - Mersin

Üzerinde yer aldığı tepenin adı Balapoğlu-Balabolu olarak geçmektedir. Roma Dönemi’nde iskan gördüğü anlaşılan kent coğrafi ve stratejik önemi nedeniyle müstakil bir şehir olmuştur. Daha sonra Bizans İmparatorluğu’nun ve zaman zaman Isauria’nın himayesine girmiştir. Kentin kilise yapısına ait kalıntısı tepenin zirvesinde yer almaktadır. Kilisenin sadece apsisinin temel izleri kalmıştır. Eteklerde yuvarlanmış bir de sütunce bulunmaktadır. Tepenin çevresindeki kayalıkların yükseklikleri, girinti ve çıkıntıları düzeltilerek küçüklü büyüklü bir çok oda meydana getirilmiştir. Bunların bazılarının içleri sıvalıdır. Yine aynı şekilde yerindeki ana kayanın oyulması ile oluşturulan sütunlar da vardır. Bu mekanların birbirine geçişi ana kayaların şekillendrilmesi ile yapılan merdivenlerle sağlanmıştır. Yer yer duvar ve temel izleri görülebilmektedir. Bunlardan bir kısmı düzgün yüzeyli kesme blok taşlardan yapılmışken, bazı yerlerde kabaca işlenmiş, arkası düzeltilmiş, ön yüzü kabaca işlenmiş poligonal formda örülmüş duvar parçaları da vardır. Yine sarnıçlar tepede yer almaktadır. Ancak yolun sağında kayaların arasında kumlu-kireçli sıva ile oluşturulmuş bir kanalın varlığı göze çarpmaktadır. Nekropol alanı, akropolün hemen eteklerinden başlamaktadır. Mezar şekilleri çok çeşitlilik göstermektedir. Lahitler işlemelidir. Motiflerin içerisinde çelenk, halka içerisinde ise rozet veya yoncaya daha sık rastlanmaktadır. Lahit kapaklarında yaprak, çoğunlukla da aslan betimlenmiştir. Aslanın yeleleri su dalgası şeklindedir. Oldukça iyi işlenmiş gerçekçi örnekler varken, bazılarında pençeler abartılmış , tırnaklar belirgin gösterilmiştir. Genelde ön pençelerin altında sığır cinsinden bir hayvan bulunmaktadır. Bu hayvanında ön cephesi işlenmişken arkada kalan yan yüzü işlenmemiştir. Bu kapakların dar olan yüzünde, aslanın arka tarafına düşen konumda kanatlarını iki yana açmış kartal motifi bulunmaktadır. Bir kapak kenarında asma dallı üzüm salkımları ve altında rozet motiflerinin sıralandığı iki sıra bant üst üste işlenmiştir. Bir diğer lahitin üzerinde bir pano tasvir edilmiştir. Ortada iki sütun arasında oturan bir insan ve iki yanında ellerinde farklı objeler tutan iki insan vardır. Bir çoğunda da haç motifi ve yazıtlar bulunmaktadır. Lahit mezarların bir çoğu devrilmiş durumdadır. Bezemesiz olan lahitlerin yüksekliği 1.70-1.80 cm. civarındayken genişlikleri 1 m. kadardır. Derinlikleri de normal lahitlerden daha fazladır. Bunlar bir kaide üzerinde durmaktadırlar ve üzerinde kapakları duran örnekler azdır. Yüzey buluntuları arasında kiremit parçaları, boyalı oval formlu kiremitler, boyalı seramikler, üzeri yivli iri amphora kulpları, amphora tıpası, unguentarium kaidesi, ince cidarlı seramikler göze çarpan örneklerdir. Kaynak: Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü arşivi.  

Nureddin Bey

Nureddin Bey, Nur Sofu ya da Nur Sufi, Karaman aşiretinin beyi (reisi) ve Karamanoğulları Beyliği´nin kurucusu. 

Nureddin Bey

Nureddin Bey, Nur Sofu ya da Nur Sufi, Karaman aşiretinin beyi (reisi) ve Karamanoğulları Beyliği´nin kurucusu. Karamanlılar´ın, Oğuz Türkleri´nin Avşar boyundan veya Salur boyundan olduğu tartışmalıdır. Prof. Dr. Mustafa Kafalı´ya göre Karaman oymağı hem Salurlar´dan hem de Avşarlar´dan var oldu. Karamanoğulları Beyliği´ni kuran Karaman oymağı ise Avşarlar´a mensuptur. Şikari Tarihi´nde aile şecereleri (soy ağacı) şöyledir: # Şirvan Han # Kal Han # Alp Arslan # İbrahim Han # Sadeddin Bey # Nureddin Bey Nureddin, zamanın saygın bir tarikatı olan Babai tarikatına girip Sufi olunca, isminin kısaltılmışı olan "Nur" ile "Sufi" sıfatı birleştirilip Nur Sufi veya Nur Sofu denmiş. Halk arasında Nur Sofu diye söylenir. Yazışmalarda Nureddin Sofi, Nuri Sofi, Nur Sofi ve Nure Sofi olarak geçer. Yalnız İ. Hakkı Konyalı Arapça´ya meylinden dolayı Nurüh Sofi demiştir. Eski yazışmalarda bunu görmüyorsak ta son zamanlarda bazı yazarlar hiçbir dayanağı olmayan Nurüh adını İ. Hakkı Konyalı´ya uyarak yazmaya başlamışlardır. * Doğan Atlay Nure Sofi bey, çoğunluğunu avşar türklerinin oluşturduğu büyük bir cemaat ile moğolların önünden kaçarak anadoluya sığınan bir türk beyidir. 16-04-201816-04-2018